16 Aralık 2009 Çarşamba

Yeni Çubuk panolar







Çubuklara Devam

Daha önce oğlum için (http://naz11-iz.blogspot.com/2009/10/cubuklardan-cerceveye.html) yaptığım panoyu gören kızım, kardeşim ve kuzenim “biz de isteriz” diyince onlar içinde çalıştım.
Onların istediği renkleri kullandım.
Mor çerçeve kızım için. Renkli olan kuzenime, siyah olansa kardeşime. Yine kahve çubuklarını kullandım. Ancak bu sefer küçük boy çubuklar olmadığı için daha standart çeçeveler çıktı ortaya. Kızıma söz verdim, kısa olanlardan da bir yerlerden bulup eklemeler yapacağım onun panosuna.
Sonra bir gün kendi çalıştığım merkez ofis değil de bölge ofisine gidince ne göreyim. Meğer kısa çubukları orada çalışırken toplamışım. Bir miktar kapıp geldim ama daha üzerinde çalışmaya başlamadım.
Bir de bunları duvara nasıl asmalı diye düşündüm. Alternatif olarak evdeki boncukları kullandım.
Aslında minik minik süsler de kullanılabilirdi çerçeve kenarlarnda. Ama fon da hareketli olunca çerçevenin sade olmasını tercih ettim.
Şimdi sırada bu çubuklarda ayna var. Bakalım ne zamana kısmet.

Salıpazarı – 16.12.2009

23 Kasım 2009 Pazartesi

Tina için




Bu takımı kardeşimin siparişi üzerine yaptım.
Sevdiği bir arkadaşının yeni evi için. Bir adet gazetelik kapı için ve anahtarlık.
Canlı canlı renkler kullandım gönlümce. Bu renkleri sevsem de ev eşyalarında bulunduğu ortamı tamamlama kaygısı nedeni ile fazlaca kullanamıyorum.
Ama kardeşim arkadaşının canlı renkleri sevdiğini ve özellikle mavi tonlarını kullanabileceğimi söyleyince mutlu oldum.
Önce balıklı bir şeyler düşündüm. Sonra aldığım şu plastik dantel gözüme çarptı. Ne yapayım derken aklıma dantelin motiflerini tek tek ayırmak geldi. Ben de öyle yaptım. Sonra onları ayrı renklerde boyayıp, altın rengi ile eskittim. Aralara eklediğim minik tamamlayıcı motiflari ise sadece altın rengi boyadım.
Bunları yapıştırınca baktım şöyle, hoşuma gitti ama birşeyler eksikti. Ben de büyük motiflerde boşluklara, ara desenlerde de tam ortalara boyutlu boya ile minik dokunuşlar şeklinde sedef rengi inciler bıraktım. Hala gözüme çalışma tamamlanmamış göründü. Ne yapayım derken gecenin o vakti aklıma yinde sedef rengi boya ile yıldızımsı şekiller geldi. Onları kondurunca şimdi oldu dedim.
Tabi bu süreç böyle kısacık anlatılsa da iş sonrası, ev işlerinden artan vakitte yapıldığı için bir kaç gün sürüdü. Vernikleme ise neredeyse 2 haftamı aldı. Parlak vernik attım. Ama sorun neyse bir türlü kurutamadım. Sürekli yapış yapış bir durum. Bazı yerde boyalar bile kalktı bu yüzden. Üstüne sprey vernik atmak zorunda kaldım.
Neyse şu anda bitmiş durumda. Geldiğinde kardeşime teslim edebilirim.
Güle güle kullansın Tina yeni evinde, sağlık ve huzur eşliğinde...

23 Kasım 2009 - Çayırova

12 Kasım 2009 Perşembe

Öylesine....

Bu aralar buraya yeni birşeyler ekleyemiyorum.
Ama bu boş durduğum anlamına gelmiyor.
Yarım işlerim var, hepsi tamamlanmak üzere son dokunuşları bekliyor.
  • Öncelikle iki haftadır elimde olan, oğlumun odasına raf olarak hazırladığım bir adet çekmece var, ortalarda dolanan. Verniklenecek ve hazır halde bekleyen rafı çakılarak duvara yerleştirilecek.
  • Sonra kardeşimin, arkadaşı için istediği ve dün son dokunuşlarını yaptığım, verniklenmeyi bekleyen anahtar kutusu ve kapı için gazetelik var.
  • Oğlum için yaptığım panoyu (http://naz11-iz.blogspot.com/2009/10/cubuklardan-cerceveye.html) beğenip istedikleri için boyamalarını tamamladığım, bu akşam birleştirmelerini yapacağım 3 adet pano var. Biri kızıma, biri kardeşime ve bir de kuzenime.

Bunları bitirebilirsem sırada yazın başladığım bir tepsi ile vazo var. Bazen insanın elinde bir şey bekledikçe bekler ve bir türlü tamamlanmaz ya ,bu ikisinin de başına gelen bu. Ama kararlıyım bu ay bitmeden ikisi de bitmiş olacak.

Bir de tabi sağlığım için başladığım ve tabi ki görüntü olarak da iyileşmeyi umduğum spor saatlerim var. Haftada 4 gün devam ediyorum. İş arkadaşıma konsepti anlatınca bana "hamster" lakabını uygun buldu, ama iyi yoldayım. İki aydır devam ediyorum. Yaza kadar devam etsem her türlü sonuçtan memnun olacağım sanırım.

İşte böyle. Keyifsiz iş saatlerine inat dışarıdaki vaktim yoğun ve keyifli geçiyor. Bunları da yapmasam "depresyondayım" diye şarkı söylüyor olurdum sanırım. Şimdi en azından farkına varmıyorum, öyle isem bile.......

Salıpazarı, 12 kasım 2009

26 Ekim 2009 Pazartesi

Çubuklardan çerçeveye

Uzun zamandır işlerin yoğunluğu, tatil, okul hazırlıkları, rahatsızlıklar derken buraya birşeyler ekleyememiştim.
Aslında bir nedeni de bu aralar spora başlamam. Böyle olunca bir şeyler yapmaya enerjim de, vaktim de kalmıyor. Bir şeyler yapsam bile bu sefer de buraya eklemeye fırsatım olmuyor.
Bugün izin kullanıyorum. Ne heveslerim vardı. Ama saat 14:00’e kadar yine işlerle, yönetim kurulu sunumu ile uğraştım. Neyse bundan sonra yemek, evi toparla derken birşeyler yapamasam da bari şu oğlumun odası için yaptığım panoyu eklemeye zaman ayırayım diye düşündüm.
Bunlar son yıllarda hayatımızda iyice yer tutmaya başlayan kafelerde, kahve ile birlikte verilen çubuklar. Malum farklı markalar olduğu için ebatlar da farklı olmuş. Çoğunu da kuzenim sağ olsun toparlayıp getirdi.
Neyse efendim ben bunları bir güzel boyadım, siyah ile. Sonra sıcak silikon ile birbirine bir güzel tutturdum. Hatta ilk yaparken pek bir şeye benzetememişim, söküp tekrar yapıştırdım. Bu nedenle de yakından bakınca bazı işçilik hataları görülüyor ama ne yapalım.

Sonra oluklu mukavva diyorlar sanırım, oğlumun sevdiği portakal rengi kartonu da arkadan aynı şekilde silikonladım. Üzerlerine oğlum futbol hastası olduğu için, futbol ile ilgili netten bulduğum ve hoşuma giden fotoğrafları yapıştırdım.
Ancak bu evde nekadar kalacağımız belli olmadığı ve duvara fazla çivi çakmayı istemediğim için bunları yine bu çubuklarla, ancak bu sefer kısa kısa kırarak arkadan, istediğim kompozisyonda birbirine tutturdum. Son olarak da iki kutu açma halkası ve oğlumun eski eşortmanının bel ipi ile bu panoyu saatın asılı olduğu çiviye tutturdum.
Sonucu evdekiler, eşim dahil beğendi. Hatta kızım odası için, kardeşim ofisi için sipariş verdi. Yakında onların ki de tamamlanır (inşallah).

26 Ekim 2009 - Gayrettepe

13 Eylül 2009 Pazar

Kızımın Nazarlığı


Merhaba,

Hastalık ve ardından tatil derken bir süredir birşeyler yapamadım. Yapamamak bir yana daha önce yapıp bitirdiğim nazarlığımı bile buraya ekleme fırsatım olmadı.

Keyifli bir tatildi. Çocuklar artık bizim de tatil yapmamıza imkan verecek kadar büyümüşler bunu hissettim bu yıl. Hava da Eylül olması nedeni ile çok güzeldi. Tatildeki rahatsızlıklara rağmen keyif verdi doğrusu.
Bir de yeniden değerlendirdiğim siyah bluzumu giydim.
Beraber gittiğimiz arkadaşlar çok beğendiler. Doğrusu bende çok sevdim. İyiki yamışım dedim içimden. Daha çok denemeler yapmalıyım bu konuda.

Bu arada tatile gimeden çok önce bitirmiştim bu nazarlığı. Kızımın odası için düşündüm aslında. Şimdilik annemin bahçesinde olduğumuz için akşamları orada, potaya asıyorum. Arkadan gelen ışıkla rengarenk parlıyor. Aslında hiç başarılı değil fotoğraflar ama şimdilik daha iyisini beceremiyorum.

Bu objelerin hepsi kızımın küçüklüğünden kalma. Kimisi kolye, kimisi toka, kimisi yüzük. Hatta doğumgünü pastalarından birinden kalan bir balerin bile var aralarında. Hani küçük hanımların hoşuna giden bir sürü kokoş malzeme.

Aslında sağlam kalan tokarı çevredeki küçük hanımlara dağıtmıştım ama bunlar lastikleri bozulanlar. Neyse bunları ve bir sürü barbi malzemesini; hani şu makyaj malzemeleri, minik çanta ve ayakkabılar; saklamıştım. Amacım kızımın odasına bir ayna veya resim çerçevesi yapmaktı bunlarla. Çocukluk anılarını çağrıştıran bir şeyler olmasını istemiştim. Ama bu yaz bütün aramalarıma rağmen barbi malzemelerini bulamadım. Sanırım birilerine dağıttım onları da.

Bu arada 10marifette nazarlıkları görünce kalan tokalardan nazarlık yapmaya karar verdim. Bunun için hepsini misinaya dizdim. Uçalarına da evdeki değişik değişik nazar boncuklarını ekledim. Şimdilik bahçede kullandığım için askısını uzun tuttum. Ama odada kullanırken biraz kısaltmayı planlıyorum. Aslında bunları daha kısa tutup avizenin kenarından da sarkıtabilirmişim kızımın odasında. Işık ile öyle güzel parıldıyorlar ki...

Gayrettepe – 13.09.2009

15 Ağustos 2009 Cumartesi

Değişim Geçiren Siyah Bluzum



Merhaba,

Bu da benim giysilerin geri dönüşümü konusundaki ilk denemem. Şimdiye kadar hep birilerine vermekle yetiniyordum. Ama 10 marifetteki geri dönüşümleri gördükçe ben de yaparım diyerek denemeye giriştim, hem de ne heyecanla.. http://naz11-iz.blogspot.com/2009/08/yeni-meraklar-ve-tepsi-setim.html

Geçen hafta öncelikle bu siyah bluzu şeçtim kendime. Zayıfken almıştım ama o zaman bile sadece bir kez giymiştim. İncecik kumaş, ama yaz sıcağında hem içinde bir body, hem de uzun kollar ile rahat olmuyordu. Şimdi bir de yeni kilolarımla içine giremez olunca kaldırmıştım zaten.

Öncelikle kolları kesmekle başladım. Yanları da açıp açtım bir güzel. Sonra kestiğim kolları iki yandan ekleyerek, kolların altında pili haline getirdim. Böylelikle genişleyen beden çirkin görünmesin diyede iki kenardan saten kurdelalar ile tutturdum. Haaa bir de çok uzun bir tunikti. Boydan da bayağı bir kısalttım.

Tabi bunları ben yaptım, ettim derken sadece kesme ve teyel işlerini yaptım. Ama tamamlaması, yani makina dikişleri tamamen annemin elinden çıktı. Ellerine sağlık anneciğim.

15.08.2009 – Fulya

14 Ağustos 2009 Cuma

Teyzemin ördüğü çanta

Geçen yaz teyzem bana bu çantayı örüp göndermişti. Ama sapına ne yapacağını bilememiş, bir kaç denemeden sonra bana bırakmış.
Ben de geçen yaz bir türlü elime alamadım. Bu yaz 10marifatte gördüğüm çantalarla heyecanlanarak bunu ele almaya karar verdim.
Öncelikle renkler çok hoştu , pembe ve kahve rengi. Fotoğraflarda yasıtamadım tam olarak ama birbirine çok yakışan iki ton. Teyzem hem çok marifetli hem de çok zevklidir. Birbirine uydurmayı çok iyi bilir, ama gördüklerimin yanında çok sade kalıyordu çanta. Ben de ipim yettiğince çiçek yapıp, teyzemin gönderdiği boncukları yerleştirdim ortasına da.
Sonra sapı için gidip şeffaf bir sap aldım. Aldım ama takmaya gelince, ben bu çantayı bu boyda sap ile omzuma takamam diye düşündüm. Ne yapayım, derken bir tarihlerde alıp belki de sadece bir kaç kez kullandığım kolyem (ne akla hizmet almşsam) geldi aklıma. Hemen onu açıp sapı uzatmak için ekleyi verdim. Böylece hazır oldu çanta kullanıma.
Gerçi sapı hala içime sinmedi ama farklı, daha uzun bir sap bulana kadar birkaç kez böyle kullanırım artık. Zira ip okadar sert ki örüp sap yapmaya kalksam tenimi tahriş edecek.
Bir de tabi bir ara astarlasam mı? Ama şimdilik böyle kullanacağım. Zamanım olduğunda artık gerisi gelir..

14.08.2009 - Salıpazarı

13 Ağustos 2009 Perşembe

Plastik Boyama II





Merhaba,


Uzun zaman önce başladığım yoğurt kovası boyamanın bloğumda ikincisi nihayet yerini alıyor.
Aslında biteli çok oldu. Verniklendi bile. Ama bir türlü fotoğraflayamadım.

Bunu da beyaz zemin üzerine çalışmak istemiş ve kat kay beyaz boyamıştım. Ama onca kata rağmen alttaki logoları kapatamayınca oraları kırmızı boyadım. Sonra da elle beyaz kısımlara minik minik madolyonlar yaptım. Kapakta da aynı madolyonlar bu sefer kırmızı zemin üzerinde yerlerini aldılar.
Görenlerin hoşuna gitti. Bu da oğlumun odasında minik minik oyuncaklarını saklamak için kullanılacak.

13.08.2009 - Fulya

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Yeni meraklar ve tepsi setim

Merhaba,

Bu haftasonu yeni ve benim için çok yabancı bir alana el attım. Heyecanla nasıl sonlanacağını bekliyorum. Aslında biraz beni bunaltmakla beraber fena da gitmiyor hani. Annemin çok değerli katkılarını göz ardı etmemem gerekiyor bu konuda.
Evden topladığım ve yeniden şekillendirmeyi planladığım bir çanta dolusu gömlek ve pantolon arasından birer adedini C.tesi günü bir hışımla kestim.
Bunlardan biri neredeyse tamamlanmak üzere. Bir bluz olacak annemin makinada dikme işlemi bekleniyor şimdi.
İkincisi de bluz olacak ama onun riski de fazla. Ayrıca bir de tığ ile tamamlamam gereken bölümleri var. Ama bir hafta içinde bitirmeyi hedefliyorum.
Akşamları iş dönüşü çocuklarla vakit geçirdikten sonra hala ayakta olabilirsem şayet tamamlayacağım. Olmazsa hafta sonu artık ne yapalım.
Bu arada önceki hafta bitirdiğim projelerden bari fotoğraflayabildiklerimi buraya eklemem gerekirdi ama olmadı.
Neyse şimdi şu tepsi setimi anlatmak istiyorum. Tamamen farklı bir beklenti ile başladım ama olmadı. Bende çok sevdiğim peçetelerden kestiğim manaolya desenlerini yapıştırdım bu tepsiye. Aslında bu manolyaları da tamamen başka bir proje için kesmiştim ama neye niyet neye kısmet.
Böyle peçete yapıştırınca da zemini boş bırakamadım ve ıslak süngerle hardal ve altın renklerini karışırarak zemini tamamladım. Bu arada sedefli boyutlu boyayı da ihmal etmedim.
Üzerine de parlak vernik attım. Açık renk olduğu için sentetik vernikle rengi değişsin istemedim.
Peçete tekniği aslında o kadar kolay ve sonuç aslında neredeyse garanti. Ama ben elimdeki şu ahşap stoğunu bitirmek istiyorum hızla, bu nedenle de bu projelerde en kolay yöntemeleri tercih ediyorum. Yavaş yavaş farklı tekniklere kaymam da fayda var. İnsan kendini tekrar etmekten fazla zevk almıyor.




10.08.2009 - Salıpazarı

8 Ağustos 2009 Cumartesi

Yeni meraklar, yeni heyecanlar

Ah bugün çok heyecanlıyım. Ne de olsa Cumartesi ve ben evde bir çanta dolusu gömlek ve pantolunu doldurarak anneme geldim. Onlar benim ganimetlerim. Hiç dikiş bilmeyen ben bakalım birşeyler yapabilecekmiyim.
Şimdi 10 marifette Gülenbayan'ın etkisi ile birkaçını parçalayasım var. İlk denemem başarılı olursa devam ederim. Yok olmazsa zaten giymiyorum annem bakar çaresine havasındayım.
Neyse daha fazla lafa dalmadan bilgisayarı oğluma pas edip işe koyulmalıyım.

08.08.2009 - Fulya

2 Ağustos 2009 Pazar

Kedili Servis Takımı















Bu amerikan servislerini yine kardeşim için yapmıştım. Kendisi tam bir kedi delisi olduğu için, bulduğum bir deseni kopyaladım onun için. Arkasına ise daha usturuplu bir desen çalışmam gerektiğini düşündüm. Böylece eskitme zemin üzerine klasik bir deseni çalışmış oldum. Mutfakta kullanılacağı içinde yat verniği ile vernikledim. Dört adetlik bir set oldu kendileri.

02.08.2009 - Fulya

Tepsi ve Çay Kutusu Takımı



Bu kardeşim için yaptığım bir takım idi. Bir arkadaşına hediye etmek için istemişti benden. Ama nedense veremedi.
Çok sevdiğim bir çalışmam, bayağı oldu yapalı. Ama renklerin canlılığı nedeni ile hala beğenirim. Deseni bir siteden araklamıştım. Bugün link vermek için bayağı araştırdım ama maalesef bulamadım.
Fotoğraflara bakıyorum, yine becerememişim. Nedense hep karanlık çıkıyorlar. Dün de kardeşim aynı şeyi söyledi. Bu işe el atmam gerekecek artık sanırım.

02.08.2009 - Fulya




1 Ağustos 2009 Cumartesi

yoğurt kovasının dönüşümü


Merhaba,

Şu yoğurt kovalarını boyama işi yok mu? Görüyorum ne hoş sonuçlar var fotoğraflarda. Ama ben ne kadar uğraşmak zorunda kaldım.
İnat ettim zemin beyaz olsun diye. Örneklerini de görmüşüm, niye yapamayım ki? Kat kat boya yapmaktan canım çıktı. Allahtan annemin bahçesindeyiz de kuruması kolay. Ama nafile, bir türlü alttaki yazıyı kamufle edemedim.
İçine oğlumun ufak tefek lego vari oyuncaklarını koyacağım içinde içini boyamak istemedim. Baktım olmuyor, ben de attım iki kat mavi boya, hemen problem çözüldü. Üzerini de daha önce görüp, beğendiğim bir deseni elle kopyalayarak doldurdum. Gerçi desenin orjinal halini görseniz tanımazsınız ama, önceleri bununla neden uğraşıyorsunki şeklinde bakan annem ve kız kardeşim çok beğendi. Hatta şu lokantaların kullandığı, büyük boy yoğurt kovalarında bulup bana bir kaç tane istediklerini bile söylediler. Eh kovaları buldukları sürece problem yok.
Oğlum odasının süslenmesini istiyordu. Böylelikle başladım onun odasına el atmaya. Umarım devamını getirebilirim.

01.08.2009 - Fulya

Silindir Kutum


Merhaba,
Şimdi daha önce başlayıp fiyasko ile sonuçlanan bir çalışmamın üzerine yaptığım bir çalışmayı ekliyorum.
Buradan http://naz11-iz.blogspot.com/2009/07/fiyasko.html daha önceki çalışmamı görebilirsiniz. O hali hiç de hoşuma gitmedi. Öncelikle renk uyumu olmadığı gibi temiz bir sonuçda elde edememiştim.
Ne yapalım dedim, üstünü nasıl örtmeliyim diye düşünürken aklıma uzun zamandır kullanmadığım duvar kağıdı katoloğu geldi. Hani şu dekorasyoncuların önünüze koyduklarından.
Oradaki örnekleri tek tek gözden geçirdim. Değişik değişik renkler ve desenler. Ama hiç biri tamamı ile kutuyu kaplayacak büyüklükte değil. Ben de kumaşlardan yapmayı beceremesem de kağıtlardan pacthwork yaparım dedim, başladım işe.
Yalnız laf aramızda biraz üşendiğim için duvar kağıtları için özel yapıştırıcılardan değil de sıcak silikon tabancası kullandım. Bu nedenle biraz kalınlık oluştu ama çok dikkatli bakmayınca belli olmuyor.
Kağıtları yapıştırdıktan sonra patchwork çalışmalarında gördüğüm dikişleri vurgulamak içinde boyutlu boya kullandım.
Sonucu görenler çok beğendi. Hatta fotoğraflarını benimle dalga geçen arkadaşlarıma bile gösterdim. Onlarda beğendiler ve bir arkadaşım nihayet nerede kullanacaksınız diye de sordu.
Bu kutular aslında her evde kullanılabilir. Annemi hatırlarım, kırışmasını istemediği ve sakladığı büyük boyutlu takvim vs. Kağıtlarını dolapların içinde raf örtülerinin altına koyardı. İşte bu tarz kağıtlar, hediye veya defter kaplama kağıtları, dekopaj için aldığım büyük boyutlu kağıtları bunların içinde saklamayı düşünüyorum.
Bir de çizim yapan okullarda okuyan öğrencilerde görüyorum bu tarz kutuları. Hani şu güzel sanatlar veya mühendislik okuyan öğrencilerde. Onların ki yine böyle silindir, uzun kutular; sadece sapları var, omuza takılıp taşınabilmesi için. Ama benim böyle bir ihtiyacım olmadığı için sap takmayı düşünmedim.


01.08.2009 - Fulya

30 Temmuz 2009 Perşembe

Mama kavonozlarından şamdana



Merhaba,

Evet nihayet kullandığım iznin sonuna geliyorum. Yarın işbaşı, uzun bir aradan sonra. Bu arada bir sürü projem yarım yarım devam etti. Ama birkaç tanesi de tamamlandı ve fotoğraflanmayı bekliyor.
Bunların içinde beni en heyecanlandıran bu mama kavonozlarından şamdana dönüşüm projesi tamamlandı.
Çok uzun süredir aklımdaydı bunu yapmak. Bu sitede ( http://blog.ecologue.com/2009/05/19/crafty-recycling-outdoor-chandeliers/ ) gördüğümden beri ama bir türlü olmadı. Derken kavonozları boyadım bitirdim ama devamı gelemedi bir türlü. Hatta dayanamadım bloğumda yayınladım bile...(http://naz11-iz.blogspot.com/2009/07/kavonozlarm-henuz-proses-halindeler.htmliz.blogspot.com/2009/07/kavonozlarm-henuz-proses-halindeler.htmliz.blogspot.com/2009/07/kavonozlarm-henuz-proses-halindeler.html)
Kavonozların çevresine telden halkalar yaptım, zor zar. Pek pense kullanmışlığım yoktur. Ama bunları nereye asacağımı bilemedim. Aynı telden bir kaç kat bir arada kıvırarak halka haline getireyim dedim. O kadar eciş bücüş oldu ki gören burun kıvırdı.
Ben de bir demirci buldum. İki tane halka için 50tl istemez mi? Bu paraya dünya kadar tealight alırım ben. Hem nerede kaldı bunun geri dönüşüm projesi olma durumları.
Kara kara düşünürken bir gün iş dönüşü annemin bahçesinin girişinde ağaca asılı boş çiçekliği gördüm, kafamda bir ışık yandı. Neyse ki kimse “yok olmaz” demedi. Bende renk uyumu için onu bir güzel sprey boya ile boyadım. Sonra daha ince teller ile de kavonuzları birleştirdim.
İçine mumları koyunca karanlıkta çok hoş renkli ışıklar saçılıyor ortama. Ama annemin bahçesinde geceleri genelde hep beraber oturup kimi bilgisayar, kimi bulmaca takılırken tabi daha fazla ışık gerekiyor. Ama olsun, ben arada sırada tüm diğer ışıkları kapatıp eserimi seyrediyorum.
Aynısından bir tane daha yapacağım, bir arkadaşımın verandası için. Aslında onunda kavonozları hazır ama neye monte edeceğimi henüz bilmiyorum.
Fotoğrafları çekerken de zorlandım. Hem gündü hem gece çektim. Flaş ile veya flaş kullanmadan ayrı ayrı görüntüler elde ettim. Hafif bir rüzgar ile hareketlendikleri için fotoğraflar flaş olmadan bulanık görünüyordu.
Umarım beğenirsiniz, evdekiler çok beğendi. Romantik ortamlara daha hoş giderdi ama.....




30.07.2009 - Fulya

29 Temmuz 2009 Çarşamba

Fiyasko



Hep beğenerek bitirdiğim projelerimi mi ekleyeceğim? Aslında çok heyecanla başladığım ve sonucu tam bir fiyasko olan bir çalışmamı da eklemek istiyorum.
İstiyorum, çünki çok emek verdim...
Ama olmadı. Kafamdaki resim çıkmadı ortaya işte.
Bu aslında hani posta amaçlı kullanılan kutulardan biri idi. Ofiste taşınma sırasında öylece yere atılmış, çöpe gitmeyi bekliyordu ki ben görüp el attım. Ofistekiler de dalga geçtiler benimle, ne yapacaksın diye ama bırakmadım inatla. Hani yaşım biraz daha az ilerlemiş olsa çöp kutularındaki çöpleri göstereceklerdi belki işine yarar diye ama sadece bıyık altından gülmsemekle yetindiler.
Her neyse efendim, gördüğünüz gibi kendileri biraz kirli, biraz karalanmış vs. idi. Ben inatla onu yoğurt kovaları ile beraber beyaza boyadım, kat kat. Kaç kat olduğunu bende unuttum. Tamam bu beyaz oldu dediğim noktada da çok sevdiğim ve kendi kestiğim stencil şablonumu kullanarak açık renklerle desen verecektim. Öyle de başladım. Ama sonuç çok kötü oldu. Efendim bunun pek çok nedeni var. Sıralamam gerekse:
1-) Stencil şablonu çok iri desenli idi ve yüzey düz değildi. Bu şablonuda yapışkanla sabitleyemediğimden sürekli kaydı.
2-) Şablonu çok sevdiğim için (dedim ya kendim kesip hazırlamıştım) geçmişte çok kullanmıştım. Yıprandığı için ilk kullanımdan sonra bozulup, yer yer parçalanmaya başladı.
3) Renk seçimim çok başarısız oldu. Zemin beyaz sırıttı, üstteki renklerde çok ilgisizdi.
Neyse daha bir sürü neden sıralanabilir ama sonuç ortada işte. Dün geçe saat 3:00 idi neredeyse yattığımda ve zamanımın büyük bölümünü de bu başarısız projeye adamıştım.
Neylersin.....................

29.07.2009 - Fulya

Fotoğraf Kutusu



Bir süredir sağlık problemleri nedeni ile evde olunca ve eşimin seyehati nedeni ile annemde kalmaya başlayınca bir sürü projeye de başladım. Şimdi yavaş yavaş onlar sonlanıyor.
Bugün birkaç tanesinin fotoğraflarını çektim ama bazıları pek de başarılı çıkmamış. Yarın tekrar denemeliyim.
Bu fotoğraf kutusuna başlarken kafamda bambaşka bir fotoğraf vardı. Bir arkadaşımın düğün davetiyesindeki özel bir kağıdı kullanacaktım bu açık renk zemine. Ama dalıp gidip tamamını peçete ile kaplayıp, düz alan bırakmayı unutunca yaptıklarımı sökmeye üşendim ve bilin bakalım ne oldu?
Daha önce başka bir proje için kestiğim peçete desenlerini kullanmaya karar verdim. Kutunun içini de 10marifetten öğrendiğim gibi peçete ile kapladım. Sonra boncuklu boya ile tamamladım. Kutunun kenarlarına biraz eskitme ypıp sprey vernik ile vernikledim.
Kullandığım vernik parlak bir vernik olunca fotoğraflar parlamış biraz ama fotoğrafçılık kariyerinden vazgeçeli çok oldu. Bir türlü başaramıyorum.
Belki yarınki denemelerim daha başarılı sonuç verebilir, kim bilebilir?
Bu kutuyu ne yapacağımı henüz bilemiyorum, bakalım kime kısmet? Belki çocukların dediğini dinleyip biraz da evde kullanmaya başlamalıyım.

29.07.2009 - Fulya

25 Temmuz 2009 Cumartesi

Çay Kutusu





Merhaba,
Yeni çalışmalarım tamamlanmadığı için bir yandan da ulaşabildiğim eski çalışmalarımı bloğuma eklemeye devam ediyorum. Eşim seyehatte olduğu için çocuklarla beraber annemde kalıyor olmam da işimi kolaylaştırıyor.
Bu da kardeşim için yaptığım çay kutusu. Hani şu içi bölmeli olup da poşet çaylar için olan kutulardan. Gerçi şu anda kendileri ıvır zıvır bir sürü şeyi toplamak için kullanılıyor mutfakta ama orjinal amaç, çay poşetlerine ev sahipliği yapmaktı.
Krem rengi zemin üzerine yeşil ve kırmızı tonları ile ekose çalışmışım. Maskelemeler yapmak gerekiyor bu çalışmalarda ve hep nedense çok kolay bozulabiliyorlar. Ardından altın rengi ile tamamladım ekose görüntüsünü.
Oldukça önce yaptığım bu çalışmada tam hatırlamasam da yılbaşı için kullanılan temalardan esinlendiğimi sanıyorum. Renkler ve sonra o yapraklar hepsi bana bunları çağrıştırdı şimdi.
Karelerin ortalarına altın rengi ile stencil yapraklar konuldu.Böylece kapak tamamlandı.
Yan yüzeylerde boş kalan alanları doldurmak için yine aynı yapraklar bu sefer yeşil ve altın rengi bir arada kullanılarak hazırlandı. En sonun da da kenarlara eskitme yapıldı, ardından da vernikleme işlemi.
Bu çalışma nedense bana fazla hitap eden bir çalışma olmadı. Muhtemelen fazla klasik, hem renkleri hem de deseni .... Ama çevremde en çok beğenilen çalışmalarımdan biri olmuştu zamanında. Oysa ben daha canlı renkeler ve desenler çalışmayı seviyorum. Yine de bunu ben yaptım ve bence de güzel.

25.7.2009 - Fulya

24 Temmuz 2009 Cuma

Bitti Nihayet



Bazen bazı projelerin tamamlanması nedense gerekenden çooook daha uzun zaman alıyor.
İşte bu da onlara bir örnek.
Ahşap malzemeyi alalı yıllar oldu. Anneme yapacaktım. Banyosunda yedek tuvalet kağıtlarını dekoratif bir şekilde koyabilmesi için. Sonra annem ev değiştirdi. Bu 3. yıl sanırım. Daha bir heyecanlandım. Çünki evde banyo tuvalet sayısı toplam 3 adet oldu. Eh daha fazla bir kullanım alanı. Geçen eylül ayı idi sanırım. Kapanan balkonumu kendime özel stüdyo ilan edince bir şevk ile başladım ve zemin boyasını tamamladım.
Annemin banyoları beyaz ve mavi tonlarında olduğu için beyaz üzerine mermer doku çalışması yaptım. Ama sonrası bir türlü gelemedi. Taki geçen hafta izin kullanana kadar. Artık evi boşaltma vakti yaklaştığına göre önceliği yarım projelere verdim. Bunu dekopaj ile tamamladım. Dekope edeceğim kelebekler az olduğundan eksik kalanı da peçeteler ile tamamaladım.
Bunları yaparımda sonrasında boyutlu boya kullanmadan olur mu? Olmaz tabiki. Onu da kullanınca işlem tamamlandı. En azından verniğe hazırdı.
Parlak sprey vernikler baktım çok pahalı bende sıvısını kullanayım istedim. Bir kat attım ama vernik kurumuyor nedense? Acaba havadaki nem ve sıcak mı diye düşünürken ikinci katı da attım. Değişen bir şey yok. Üstünden bir kaç gün geçmesine rağmen ellediğimde bir yapışkanlık. Sonra kapağıda yapışıp kalıyor. Baktım olmayacak bir kat da sprey vernik attım, yarı mat olanlarından. Bu problemimi çözdü. Ama nedenini bir türlü anlamadım.
Annem çok beğendi. Banyo veya tuvalet için fazla şık buldu. Hatta farklı yerlere koymayı önerdi ama “tuvalet kağıtlarının oralarda ne işi var anne” dedim. Hala antrede boş olarak kullanılmayı bekliyor.

24.07.2009 – Fulya