21 Eylül 2010 Salı

MUTFAK ÇEYİZİ




Eşimin en küçük kardeşi evleniyor. Onlara evlerinde kullanacakları bir şeyler yapmak istiyordum ama yaz ayları hiç birşey yapmadan geçti.

Sonra bir Cumartesi günü oğluşumun dişini çektirdik. Çektirdik ama hem beni hem dişçi bayanı bitirdi bu işlem, o nasıl ortalığı velveleye vermekti öyle. Sonrasında bir kaç saat bir şeyler yememesi gerekiyordu. Tam da böyle zamanlarda acıkır bizim çöp adam. Ben de onu oyalamak için hadi Eminönüne gidelim dedim, alışverişi sevmez ama “ amcaya çeyiz alalım” diyince dayanamadı. Amcasını da çok sever. Bu arada çeyiz nedir diye sordu. Ona anlattım şimdi kendisine de çeyiz yapmamı istiyor, henüz 8 yaşında.

Neyse efendim o zaman alabildim bir adet ekmek kutusu, çay kutusu, bardak altlığı ve tepsi. Mutfakta set olsun diye de çok yoğun uğraşlardan sonra kavonozlar aldım 7 adet 3 farklı büyüklükte. Hani her alış verişe gittiğinizde marketlerde ortalıkta olan kavanozlar var ya ben arıyorum diye nasıl saklandılar anlayamadım. Bir de işyerinden stokladığım kahve kutuları.

Öncelikle beyaz zemin üzeine çalışayım dedim. Bir deneme yaptım. Sonucu beğenmedim. Onu beyaz ile uğraşıp kapattım başka bir deseni elle çalıştım. İşte bu iyi dedim. Onu da salonumun ortasında 3-5 gün beklettim ama elim bir türlü verniklemeye ve aynı çalışmayı diğer malzemelere yapmaya gitmedi nedense. Hep bir şeyler eksik ama ne.

Neyse efendim sonunda kızım anne bence de sen bunu değiştir, biraz basit oldu diye itiraf edince benim ekmek kutusu 3. kez değişikliğe uğradı. Bu sefer beyaz ile değil de krem tonuyla devam ettim. Sonuç ta işte karşınızda.

Bu seferkini ben beğendim efendim. Evdekiler de beğendi, damat da dahil olmak üzere. Umarım gelin hanım da beğenir.

Aslında bakınca üzerine çatlatma da yapabilirdim ama artık vaktim kalmamıştı. Bu kadar çok şekil değiştirince ona zaman kalmadı. Bu arada 3 adet tabak yaptım aynı desenlerde. İster duvara as, ister içine ıvır zıvır koy. Ancak onların henüz arkaları sprey boya ile boyanmadı, bu nedenle burada sergilenemediler. Tamamlayınca artık.

Şimdilik acil olarak mutfak setini tamamladım. Bu tabaklarla birlikte bir kapı gazeteliği ve anahtarlık da sırada çeyizin parçaları olarak.

Sonra da oğluşuma bir şeyler yapmalıyım. Artık odasına mı olur yoksa çeyizine mi bakalım kısmet...



21 Eylül 2010 - Salıpazarı

8 Eylül 2010 Çarşamba

Minik Hanım'a çanta



Ne zamandır bir şeyler eklemiyordum buraya. Zaten bir şeyler yapmıyordum da. Yaz boyunca elime bir şeyler alamadım. Uyku ile geçti diyebilirim iş dışındaki zamanım.

Şimdi kış geliyor. Yine fazla birşeyler yapabileceğimi sanmıyorum. Çocukların okulu ve benim bu kış devam etmem gereken işim ile ilgili kurslar vs. zaten vaktimi alacaktır.

Neyse şimdilik en azından başlangıç yaptığım birkaç iş var. Onları tamamlarım, onlar da beni beni mutlu eder.

Bir süre önce pazarlama departmanındaki arkadaşın gelen promosyon ürünlerine ait numunelerinden almış ve eve atmıştım. Bir köşede duruyorlar. Bunların içinden bu makyaj çantası aslında orjinal hali ile bile çok hoşuma gitmişti. Özellikle cıvıl cıvıl olan rengi bir harika.

Ama Defne’ye tatil dönüşü verdiğim sözü yerine getirmem gerekiyor. Minik Hanım’a bir çanta içinde takılar vereceğim. Bu nedenle bu çantadan markayı yok etmeye karar verdim. Evde, boncuklarla pek ilgilenmediğim için kızımın oyuncaklarından, takılarından kalanlar ve nazarboncukları vs. mevcut ki onlar bile büyücek bir kutu yapıyorlar.

Neyse efendim bu boncukları seçtim aralarından. Kızım görünce “aaaa bunları bana Japonya’dan Minami göndermişti, nereden buldıun” diye heyecanlandı. Aslında hatırladığım kadarı ile bunlar bayağı fazla idi, sadece bu kadarını kurtarabilmişim kaybolmaktan.

Bu boncukları alıp başka bir paketin içinden çıkan süet benzeri kumaşa diktim. Sonra da çantaya önce yapıştırıp sonra dikiş ile sabitledim. Son halini de çok sevimli buldum. Kendim yaptım diye mi ne? İki gündür bakıp bakıp duruyorum.

Kızım da beğendi. “Bunu ben de kullanabilirim, sen ona başka ver” dese de bayram öncesi başka yetiştiremeyeceği için küçük hanıma gidecek.

Bu arada iş yerinde arkadaşlara da gösterdim, onlar da çok beğendi. Sonra da pişman oldum. Aynısından bir çanta daha vardı, ben sadece bir tanesini almışım. Keşke diğerini de alsaymışım. Ama evde okadar böyle değerlendirilmeyi bekleyen malzeme var ki minicik bir çantayı bile almasam diye kendimi zorluyorum.

İçine kızımın artık kullanmadığı birkaç takısını koydum. Ayrıca bulabilirsem 1-2 tane daha takı ekleyip bayramda vermeyi planlıyorum. Umarım mutlu olacaktır.

Salıpazarı - 08 Eylül 2010