26 Ekim 2009 Pazartesi

Çubuklardan çerçeveye

Uzun zamandır işlerin yoğunluğu, tatil, okul hazırlıkları, rahatsızlıklar derken buraya birşeyler ekleyememiştim.
Aslında bir nedeni de bu aralar spora başlamam. Böyle olunca bir şeyler yapmaya enerjim de, vaktim de kalmıyor. Bir şeyler yapsam bile bu sefer de buraya eklemeye fırsatım olmuyor.
Bugün izin kullanıyorum. Ne heveslerim vardı. Ama saat 14:00’e kadar yine işlerle, yönetim kurulu sunumu ile uğraştım. Neyse bundan sonra yemek, evi toparla derken birşeyler yapamasam da bari şu oğlumun odası için yaptığım panoyu eklemeye zaman ayırayım diye düşündüm.
Bunlar son yıllarda hayatımızda iyice yer tutmaya başlayan kafelerde, kahve ile birlikte verilen çubuklar. Malum farklı markalar olduğu için ebatlar da farklı olmuş. Çoğunu da kuzenim sağ olsun toparlayıp getirdi.
Neyse efendim ben bunları bir güzel boyadım, siyah ile. Sonra sıcak silikon ile birbirine bir güzel tutturdum. Hatta ilk yaparken pek bir şeye benzetememişim, söküp tekrar yapıştırdım. Bu nedenle de yakından bakınca bazı işçilik hataları görülüyor ama ne yapalım.

Sonra oluklu mukavva diyorlar sanırım, oğlumun sevdiği portakal rengi kartonu da arkadan aynı şekilde silikonladım. Üzerlerine oğlum futbol hastası olduğu için, futbol ile ilgili netten bulduğum ve hoşuma giden fotoğrafları yapıştırdım.
Ancak bu evde nekadar kalacağımız belli olmadığı ve duvara fazla çivi çakmayı istemediğim için bunları yine bu çubuklarla, ancak bu sefer kısa kısa kırarak arkadan, istediğim kompozisyonda birbirine tutturdum. Son olarak da iki kutu açma halkası ve oğlumun eski eşortmanının bel ipi ile bu panoyu saatın asılı olduğu çiviye tutturdum.
Sonucu evdekiler, eşim dahil beğendi. Hatta kızım odası için, kardeşim ofisi için sipariş verdi. Yakında onların ki de tamamlanır (inşallah).

26 Ekim 2009 - Gayrettepe