Iki sabahtir farkli bir kente gozlerimizi aciyoruz.
O kadar farkli bir sehir ki; renkli; hareketli ve biraz da urkutucu.
Buenos Aires´in dingin, duzenli yapisindan sonra burasi insani yoruyor. Oncelikle hava yine sicak ama bir de uzerine inanilmaz bir nem gelince katlanilamaz oluyor.
Sonra sahil seridi ama cevre tepelerle dolu. Caddeler, sokaklar bizim alistigimiz tarzda; dumduz degil kivrila kivrila ilerliyor.
Kalabalik da bir diger tanidik. Kalabalik ve trafik. Belirli saatlerde trafikte bekliyor olmak.
Insanlar canli ve sicak kanli. Yedigimiz yemeklerin lezzetleri daha bir bize yakin.
Bir de cografyasi inanilmaz. Koylar, deniz ve yesillikler icinde inanilmaz guzellikte bir sehir. Unlu; ayni zamanda dunyanin yeni yedi harikasindan biri olan Isa Heykelinin bulundugu tepeye finikuler ile çikinca insan daha bir anliyor guzelligini sehrin. O kadar genis bir alanda kurulu ve basini nereye cevirsen ayri bir guzellik. Sonra Suger Loaf dedikleri tepecige çiktik teleferik ile oradan ayri bir guzel goruluyor.
Ama yaptigimiz helikopter turu tam anlami ile buyuluyor insani.
Ne yazik ki kameramin pili bitti ve yanimizda sarj cihazi yok. Diger kamera ise mevcut pili ile nekadar dayanir acaba? Neyse yarin zaten donus basliyor. Cumartesi aksam uzeri Istanbuldayiz.
Ne kadar guzellik olursa olsun bence bu sehir uzun sure yasanilir degil. Oncelikle nem ve sicaklik. Sonra kalabalik, trafik. Bir de sehirdeki hirsizlik olaylari. Sehrin en luks restoranina gidiyorsunuz, garson gelip cantanizi sandalyeye bagliyor. Rehberiniz okadar çok uyarida bulunuyor ki sokaga yalniz cikmaya cekiniyorsunuz. Apartmanlarin onlerinde kocaman demir kapilar konmus, her birinde bir bekci oturuyor, geceleri insanlar kendilerini hirsizliktan boyle korumaya çalisiyor.
Birbirinden guzel plajlar Copagabana,Ipenama ama yaninda bir terlik ve havlu disinda hicbirsey goturmeyin diye tembihleniyorsunuz. Bir de kalabaligi anlatiliyor. Gerci hafta arasi biz o kalabaligi gormedik ama hafta sonu onbinler olur bu plajlarda deniyor.
Iste boyle, gormek guzel sey ama donus te ayri bir keyif. Evimi, en cok da tabiki cocuklarimi ozledim. Bu seyahat tam bana gore imis. Daha uzunu sanirim biraz fazla yorarmis beni.
28 Ocak 2010 - Rio de Jenario
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder