30 Haziran 2009 Salı

Anahtarlıklara devam.....






Merhaba,

Anahtarlıklara devam. Ama bu seferkiler kapaklı modellerden.

Onları bu sefer açık renk çalıştım. Düz zemin sevmediğim için ikisinde de zemin farklı.
Eve fotoğraflar benim başarısız çekimlerim ama yine de uyguladığım teknikleri anlatmak istiyorum.

İlkinde fildişi renk üzerine aynı rengi beyaza yaklaştırarak ikinci rengi uyguladım. Ahşap görünümü verdim bu iki renk ile zemine.

İkincisinde de aynı renkleri kullandım ama bu sefer araya çatlatma medyumu da sürdüğüm için zeminde bakılınca çatlatlar görülüyor.

Üzerlerine dekopaj ve biraz boyutlu boya. En son da vernik. İşte hazır anahtarlıklarım.

Tabi süreç bu kadar hızlı ilerlemedi. Ben iş ve çocuklardan bulabildiğim kısıtlı zamanları kullandığım için bazen bu kadarı bile haftalarımı alabiliyor.

Ama şu anda ilki sahibini bile buldu. Umarım beğenmişlerdir. Diğeri bekliyor zamanını.......

Sevgiler

30.06.2009 - Salıpazarı

22 Haziran 2009 Pazartesi

Kuruçeşme – Bebek arası huzura yürüyüş

Bugün ne kadar da güzel başlamıştı.
Sabah 5:15 de evden çıktık eşimle. 15 dakika da Kuruçeşme. Başladık yürümeye taki Bebek parkına kadar. Sonra aynı yolu geri döndük.

Sabah henüz güneş çıkmamış, trafik yok, ses yok. O kadar huzurlu ve dingin ki ortalık.... İnsanın inanası bile gelmiyor.

Bu sabah ilk kez balık tutan insanları anladım. Hep “o kadar süre oturup bekleyemem” derdim. Ama sabahın o saatinde insan yakalayabiliyor o huzuru ve aslında o anda ne yaptığı da pek önemli değil. Ben de sanki orada günlerce bir oltanın başında oturabilirmişim gibi geldi ilk kez.

Kafamda günü planlarken, hissettiğim duygularla ilgili yazacak o kadar çok şey vardı ki...
Oysa bu sabah işe varır varmaz yaşamaya başladığım kriz.. Hepsini hepsini unutturuverdi bir anda.

Can sıkıcı ve anlamsız. Olayın gelişimi kadar, benim sinirlenip, üzülmem de ... Bunları hayatımdan çıkarabildiğim kadar mutlu olacağım.

22 Haziran 2009 - Çayıova

21 Haziran 2009 Pazar

Renkli Anahtarlıklarım




Merhaba,

Bu aralar anahtarlıklar çalışıyorum bolca. Neden mi?
· Küçük oldukları için çabuk bitiyorlar.
· Bence oldukça kabul gören hediye oluyor lar
· Herkeste olmadıkları gibi çok da kullanışlılar kendileri.

Zevk için yaptığımdan aynı renkleri tekrarlamayı sevmiyorum. Bu nedenle de renkli çalışmayı seviyorum. Bu anahtarlıklar da böyle renklendiler işte.

Aslında zemin olarak birbirlerine çok benzeseler de Her ikisinde de farklı teknikler kullandım.
Mor olanda mumlama yöntemi ile ikinci rengi üste uyguladım. Bunun için zemin boyasından sonra bildiğimiz beyaz mum ile renklenmesini istediğim yerlerin üzerinden geçtim. Daha sonra da 2. rengi sulandırarak uyguladım. Kuruyunca da hafifçe zımparaladım.

Turuncu olanda ise zeminin üzerine ikinci rengi yine sulandırarak düzgün fırça darbeleri şeklinde uygulayıp yine kuruduktan sonra zımparaladım.

Her ikisine de dekopaj yaptım. Sonra çevrelerini boyutlu boya ile geçerek tamamladım. Yine tamamlamak için aynı boyalarla yıldızlar ve noktalar ile boş kalan yüzeyi dengelemeye çalıştım. Bu boyaları çok sık kullanır oldum hem de zevkle.

Yapacağım çalışmanın sonucunu bitmeden canlandıramıyorum gözümde. Bu nedenle bazen sonuç istediğim gibi olmayabiliyor. Ama bu boyaların desteği ile özellikle zeminin boş kaldığını düşündüğüm yerlerde önceden planlamadığım hareketliliği yaratabiliyorum.

21 Haziran 2009, Gayrettepe

17 Haziran 2009 Çarşamba
















Nihayet asıl amacım ile ilgili bir şeyler ekleyebiliyorum.

Atmaya kıyamadığım mama kavonozlarını değerlendirdiğim çalışmam ekteki.
Peçete tekniği uyguladım cam üzerine.
Ama desen camın içine konan malzeme ile kaybolmasın istediğim için altını krem rengi boya ile boyadım. Bunu yapabilmek içinde önce cam boyamadan önce kullanılan solüsyonu kullandım. Sonra peçeteleri yapıştırdım. Kenarlarını çerçeve şeklinde boyadım. En sonunda da kenarlarına boyutlu boya ile kontür çektim veya ışıtlılı görünüm için noktalar koydum. Bir de tabi vernikleme işlemi var. Sentetik tiner kullandım, suya dayanıklı olabilmesi için.

Kapakları unutmadım. Onlara da sprey boya ile ince katlar halinde altın rengi boya attım. En sonunda da vernik uyguladım.

Bu kavanozlarla ilgili problem kapakları. Bence doğru kapanmıyorlar. Ancak piyasada uygun boyuttaki kapaklar da bu kavonozlara uymuyorlar. Keşke uyanlarından bulsam. İlk kez böyle birşey yaptığım için resimler oldukça kötü. Üstelik dikkat etmemişim, aslında daha iyi kapanabiliyorlar ancak yine de değiştirebilmeyi isterdim.

Diğer kavonozlarım da uyum sağlasınlar istedim. Onlara da aynı tekniği uyguladım. Sonuç çok hoşuma gitti.
Aldığım ahşap rafın peçete yapıştıracağım zeminini açık renk boyadım. Diğer tarafların da uygun renk olması için terracota kullandım. Peçete tekniğini uyguladıktan sonra zemini acık renk sırıtmaması için ıslak sünger ile terra cota rengini kullanarak kirlettim. Sonra yine terracota ve yeşil tonlarını kullanark sulu bir kıvamdaki boyayı diş fırçası yardımı ile zemine sıçratarak nokta nokta efekt elde ettim. Son olarak yine boyutlu boyalar yardımı ile kavonozlara uyum sağlaması için dokunuşlar uyguladım.

17 Haziran 2009 Salıpazarı

15 Haziran 2009 Pazartesi

Bu insanın kaderi mi acaba? Çevresinde kendini sırtından bıçaklayacak olan Brütüsleri yaratmak. Kalkanlarımızı onlara karşı kullanmadığımız için en yakınımızdakiler en ağır yaralarımızın müsebbibi...
İşyerimde görüyorum şimdi. Daha bir yıl önce yaratılan Brütüsler nasıl sırtından bıçakladılar diktatörü. Oysa yeni varoluş şekilleri ile verimliliğin simgesi idiler onun için. Nasıl olmasındı ki, kendisi şekillendirmişti o organizasyonu, kendi dilediğince... Kafasında net idi herşey. Olabilecekler, olamayacaklar, olması gerekenler...Kendisi paye vememiş miydi onlara. Verdikleri ile yetinmeliydiler diye düşündü sanırım. Ama işte önce bir süredir oturduğu koltuğun altında sallandığını hissetmesinin, şimdi de başı önünde oturmasının nedeni oldular. Arkadan oluşturdukları klikleri ile alaşağı ettiler kendilerini yaratan diktatörü.
Sonuç ne oldu? İstedikleri paye onlara verilecek mi? Yoksa yeni gelen onların klikleşmesinden rahatsız olarak farklı bir şekilde etkisizleştirecek mi onları. Gerçi onlarda kullanıldı ama farkındalar mı bunun? Kalıcı olan, tarihe mal olan kim olacak? Yoksa biz de mi Sezar’ı tanrılaştıracağız bir süre sonra...
Bakıyorum da ne kadar uzağım olanlara.... Ne Sezar ne Brütüs.... Kaybedenlere duyduğum sempatim bile yok, kalmamış, ben böyle değildim. Ama böyle biri yapmışlar beni. İşin kötüsü Roma’dan da vazgeçmişim. Başka bir şey istediğim....Ne ağaca benzer ne de buluta......

15.06.2009 Çayırova

12 Haziran 2009 Cuma

Merhaba,

Benim için bir ilk. Biraz heyecanlı bir deneyim.
Hiç bir zaman tutamadığım günlüğüm belki de...
Kendimi anlatmak değil ama belki de keşfetmek, sınamak biraz da.
Paylaşmak? Biraz fazla iddialı bir hedef benim için
Ama bir iz bırakmaya çalışmak geride, zayıflayan hafızama inat sadece kendime.

12.06.2009 Fulya